Arnavut kaldırımlarda taşlara takılıyor ayaklarım
Sana doğru geleyim derken yol bitiyor
Ufuk çizgim…
Seni görmeden sona eriyor…
Bir söz senden daha çıkmadan
Diline değmeden
Elime, gözüme, yüreğime değiyor.
Nasıl oluyor biliyor musun?
Sonu biz olmaya kadar varıyor
Sonrası yersiz bir cümle gibi boğaza diziliyor.
Çırpınmaktan başka bir şey değil bu biliyorum.
Anlatamadıkça sıkışan göğüs kafesim
Ve son cümlemi söylermişçesine,
Dertli bir telaşem var.
Ama zaten bunu biliyorsun…
Sen bana dair,
Anlatamadığım her ne varsa,
Her ne yaşıyorsam işte,
Hepsini biliyorsun…
Ruhu iç içe muhabbetler sarıyor bedenimi
Isıtıyor,
Eritiyor,
Eziyet ediyor…
Sözsüz cümlelerin var
Beni benden alıyor…
~S'özde Yazar~
şarkılarla...
15 Temmuz 2017 Cumartesi
14 Şubat 2017 Salı
Bir Bakıştan Geriye Kalan
Sonbaharın sonunu
getirirken
Kışa
yüz tutarken giysiler
Veda vaktine yaklaştıkça
Ve üzüldükçe geri de kalan
bakışa
Okuduğunu
sanırken zihnini
Kendinle çelişirken
Günler sayılıysa eğer
Sözsüz elvedalar uçuşurken
bir koridorda
Son kez elini uzatmışken
Bir bakış
kalır hatıra niyetine
Al sakla bunu der gibi
Dakikanın yarıda biri
Zaman yokken onca
zamanın içinde
Saklamak yine de bir
tebessümü
Tek bir cümleyi
kıymetlendirmek
Bir muhabbeti öylesine
özlemek…
Evvel zaman içinden
çıkıp gelmiş gibi
Neye benzediğini
dillendiremediğin
Zamandan öte bir hal ile
hem-hal oluvermek
Kışta bitti iyi mi?
Toplanan onca yazlık eşyaya
rağmen
Şimdi
tekrar baharın ümit veren halleri
Mazinin birkaç tatlı hatırası
Aslında en başından tam olan hikaye(ler)
Bir güvercin avlusu tek
kare tek bir his ile çekilmiş
Mütebessim bir yokuş
Demli bir çay
Yine kediler sarmış
her yanı
Cebimde susturduğum
muhabbet
Karşıdan selam veren çatılar…
Martılar yok bu balkonda
Bir koku var
Sadece tek bir koku var…
Tarihi içine katmazsan
ve sardunyaları saymazsan
Orda öylece bekleşen
maziden bir koku var…
***
~S’özde Yazar~
19 Ocak 2017 Perşembe
SALINCAK
Yeniden doğar mıyım?
Bahçesi büyük evlerin,
Ağaçları gökyüzüne karışan, birazda ıssız ve kimsesizlik kokan,
Bir küçük zemin kat pencereli,
İçinde minik fareleri olan,
Gökyüzüne uzanan ağaçlarının,
Dallarında eğreti salıncak olan,
Tek katlı bez parçasıyla bağlanmış,
İçinde umuda doğru yükselen,
Kalbi her yükselişte hızla çarpan,
Özgürlük dedikleri şeyi salıncakların hızında arayan,
Aradığını tamda bulamadan ipi kopan,
Küçük pencereli bir evin içine sıkışan
Pencereden geçip giden birkaç adım
Kaldırıma uzanan çocukluğum
Somya altındaki bakır kokusu…
~S'özde Yazar~
Kaydol:
Yorumlar (Atom)